ANA SAYFA     HAKKIMIZDA     MÜZE     ŞEHİTLERİMİZ     DOKÜMAN ARŞİVİ     FOTOĞRAF ARŞİVİ     GEZİ     YAZARLARIMIZ     İLETİŞİM  
 
  Müze  
  1. Dünya savaşı  
  İtilaf Dev. Savaş Planları  
  Ordular  
  Savaşa Girmemiz  
  Komutanlar  
  Çanakkale Savaşı  
  Deniz Savaşları  
  Hava Savaşları  
  Kara Savaşları  
  Cephede Koşullar  
  Gaz Kullanıldı mı?  
  Savaşın Sonuçları  
  Savaşın Etkileri  
  Çanakkale ve Yahudiler  
  Şehitlerimiz  
  Gazilerimiz  
  57. Alay Tarihi  
  Asker Mektupları  
  Anzaklar  
  Arşivlerde Çanakkale  
  Çanakkale Gençlik ve Sporcular  
  Asker İmamlar  

Sitede Ara


 

Gaz Kullanıldı mı?(yeni)

« Geri   

    Gazın Kullanıldığını İdda eden Yazışmalar     Kimyasal Gazın Kullanılmadığı
 

Kimyasal Gazın Kullanılmadığı

   Paylas

Çanakkale Savaşında kimyasal gazın kullanıldığını iddia edenler Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün 90. Yıl etkinlikleri çerçevesinde iki ciltten oluşan "Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri" kitabında geçen bazı belgeleri dayanak noktası olarak görmektedir. Bu kitapta muharebeler esnasında Gazın kullanıldığını iddia eden belgeler yayınlamış ve bu noktadan itibaren araştırmacı ve yazar bir çok kişinin kaleme sarılmasına yol açmıştı. Hakkımızda kısmında özenle belirttiğim, " ben ne bir araştırmacı ne de yazarım. Tarihçiyim demiyecek kadar da haddimi bilirim" sözü üzerine her iki görüşede burada yer veriyorum.
Sayın Ozan Bodur' un yazısını sizinle paylaşmak istedim.
Seyit Ahmet Sılay

POPÜLER BİR MUAMMA
ÇANAKKALE’DE KİMYASAL GAZ KULLANILDI MI?

Savaş ve Yıkım
Savaş; Devletlerin hukuki münasebetlerini keserek girdikleri silahlı mücadeleye, harbe, cenge, vs. verilen isimdir.(1) Bu sözcüğü, geniş kişi toplukları arasında meydana gelen, genel anlamı ile aşırı derecede şiddet içeren olay, çarpışma veya çatışma olarak da tanımlayabiliriz.(2) Savaş hakkında genel kanı iki ya da daha fazla sayıda grubun arasında meydana gelen silahlı mücadele olmasıdır.(3)..

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan savaş olgusu bugün Birleşmiş Milletler(BM) tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmaya çalışılmıştır. Geçmişte yapılan savaşların aksine bugün yapılan savaşlarda; özellikle sivillerin öldürülmesini engelleme ve bir ülke veya devleti tamamen yok etmektense güçsüz bırakarak ‘’şartlara razı etme ‘’ siyaseti ön plana çıkmaktadır. Ama buna rağmen modern çağımızda bile güçsüzler ve kimsesizler adına trajediler yaşanmaya devam etmektedir.1990’lı yıllarda cereyan eden ve Kuzey Afrika’yı sömürgeleştirmek amacıyla körüklenen iç-kabile savaşlarında 1 milyona yakın, A.B.D.’in Mart 2003 de başladığı Irak İşgalinde ise bugüne değin 1,5 milyon insanın öldüğünü(4) anımsarsak ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır..

Yukarı da söz ettiklerimiz savaş’ın terimsel ve teknik tarifleridir birde savaşın buz gibi soğuk ama gerçek olan tarif ve açıklamaları vardır; mesela savaş ilk önce insanların ölmesi, yaralanması sakat kalması demektir. Birçok kişinin ailesini, akrabalarını dostlarını yitirmesi, korku, acı, şiddet ve gözyaşı demektir. Savaş yalnızca bugün ki mağdurlarını değil süreğen etkisiyle sonra ki kuşakları da örseleyecek ağır bir sarsıntı ve bunalım demektir…(5)

Tarih öncesi dönemler ve ilkel topluluklarda savaş, var olabilmenin ve yaşamı sürdürebilmenin bir koşulu iken modern kapitalist dünyada egemenlik kurmanın ötesinde yeni pazarlar ve pazar ilişkileri oluşturmanın yolu haline gelmiştir.(6)Bu yol ve hedef uğruna savaş’ın önüne toplumlarca önem verilen değerlerin adı konulup mezalimlere ve katliamlara meşrutiyet kazandırılmaya çalışılsa da görünen köy kılavuz istememektedir..

Adı ve türü ne olursa olsun dünya kurulduğu günden beri savaş; göçleri, yıkımları, vahşeti, hiç dinmeyecek ve onarılamayacak acıları çağrıştırmaktadır. Mamafih; insanoğlu yaklaşık 6000 yılı bulan yazılı tarihinde barış için, adalet için, eşitlik için bazen bir dilim ekmek bazen de geniş ve büyük petrol rezervleri, otlaklar, meralar için hep savaşır olmuştur. Ve yazılı tarihten bu yana bu savaşların sayısı neredeyse 15.000’ni bulmuştur. Bu her 30 yılı bir kuşak sayarsak dünya üzerinde yaşamış 185 kuşaktan sadece 10’nun savaş göremediği manasına gelmektedir. Yani neredeyse ömrü boyunca bir şekilde savaş görmemiş veya duymamış Âdem evladı yok gibidir…(7)

Kimyasal Savaş ve Kimyasal Silah
İşte insanoğlu binlerce yıldır savaşla olan bu münasebetinde ürettiği işe yarar her nesneyi savaş aleti olarak kullanmıştır. Bu aşama ilk etapta taş ve sopa ile başlamışken metallerin arıtılması sonrasında kılıç, balta, bıçak vb. olarak devam etmiştir. Ucu delikli demir bulunup mertlik bozulduğundan beri de barutun etkisi ile silahlar, dinamitler, bombalar kullanılır olmuştur. Yüzyılımızda şimdi, hidrojen ve atom bombalarını taşıyoruz, gelecekte ise lazer ve ışıklarla savaşmamız pek de hayal gibi durmuyor. Bugün insanın silahla olan tarihi serüveninde kimya biliminin çirkin yüzünün doğurduğu uygar canavarlara kimyasal silah diyoruz. Kimyasal silahlarla yapılan - kimyevi özelliklerinden dolayı “öldürücü, yaralayıcı, tahriş edici, aynı zamanda yangın çıkartıcı, insanlara, bitki ve metallere etkisi olan katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerle- yapılan savaşlara da kimyasal savaş diyoruz.(8)

“Kimyasal silahlar, katı, sıvı, gaz ve aerosol halinde; püskürtücü aletler, helikopterler veya uçaklarla taşınan sprey tankları ile top-raket veya füze mermileri ile mayın el ve uçak bombaları ile dağılır ve yayılırlar. ‘’(9)

‘’Kimyasal silahların diğer silahlara oranla yapımının kolay ve masrafsız olması, etki sahasının geniş olması, tesis ve malzemeleri tahriş etmeden öldürücü olması ise ilk etapta fark edilebilen ve kullanımını sağlayan önemli özellikleridir.’’(10) Kimyasal Savaş Ajanlarını, etki ve belirtilerini ise şöyle sıralayabiliriz;


Kimyasal Savaş Ajanları, Etkileri ve Belirtileri

1- Sınır Ajanları: Bunları Sarın, Soman ve Tabun, vs olarak özetleyebiliriz. Etkileri ise; sinir sistemi yoluyla kasları felce uğratıp, solunum ve dolaşım sistemlerini durdurması ve öldürücü olmasıdır.

2- Yakıcı Gazlar: Bunlar; Hardal Gazı, Kükürtlü Hardal, Levisit, Fosgen (Phosgene) ve Oksim’ dır. Etki olarak doku hasarı yaparlar ve ilk karşılaşıldığında ilk ektilerini gözlerde, ciltle ve solunum yollarında göstererek. DNA hasarına bile neden olabilmektedirler.

3-Boğucu Gazlar: Fosgen, Difosgen, Klor ve Klora Pikrin gibi maddeleri sayabiliriz. Direk öldürücü etkidedirler. Solunum sistemini ağır şekilde tahrip ederek, akciğer’e zarar vererek vücudun solunum kanallarını tıkadıktan sonra boğularak ölüme neden olmaktadırlar.

4- Kan Zehirleri: Siyanür ve siyanojen klorür’dür. Kandaki oksijenin dokular tarafından emilmesini engelleyerek doğrudan ölüme neden olmaktadırlar.

5- Kapasite Boğucu Gazlar: LSD ve BZ’dir. Merkezi olarak sinir sistemini etkileyerek, kontrolsüz hareketlere ve davranış bozukluklarına neden olmaktadırlar.

6- Toplumsal Olaylarda Kullanılan Gazlar: (CN, CS, SR, DM’dir.) İritan gaz veya aerosal şeklinde kullanılarak, göz, cilt ve akciğerleri etkileyerek göz yaşarması ve kusma gibi etkiler gösteren gazlardır.

7- Bitki Öldüren Gazlar: Pikloram, kakadilik asit diyebiliriz. Beslenme olanaklarını bozmak için bitkiler üzerine kullanılıp bitkisel dokuları öldüren gazlardır.(11)

Evet… Kimyasal gazlar ve etkilerini gördük, şimdi de; bir kimyasal gaz saldırısı olduğu zaman ne gibi belirtiler görülebilir onu özetleyelim:

Bir “kimyasal gaz” saldırısı olduğunda hava da sis yoğun olarak fark edilir ve bir buhar kütlesi bulunabilir. Akabinde acı badem, hardal veya sarımsak vb. bir koku duyulabilir. Uçaktan atıldığı farz edildiğinde araçtan yayılan bir duman, sis ya da renkli gaz görülebilir. Silahtan mermi olarak atıldığında ise benzerlerine oranla çok tiz ve az bir patlama sesi duyulabilir. Saldırı beklenen cepheden bir duman kütlesinin yükselmesi veya ağır bir sisin görülmesi de bir gaz saldırısının belirtisi olabilir.

Gaz atıldıktan sonra çevrede yağ veya su damlacıklarının görülmesi de bir belirtidir. Yine gaz saldırısı sonrasında, karşı cephenin asker ya da sivillerinde ani baş ağrısı, öksürme, aksırma, burun akıntısı, görmede bulanıklık, bulantı ve kusma, ciltte kızarmalar, kabarcıklar, ani kanamalar, solunum güçlüğü, nefes zorlanması veya göğüs kafesinin ağırlaşmasının hissedilmesi de bir kimyasal gaz saldırısının belirtilerinden sayılabilir. O an çevrede bulunan sinek, böcek veya fare gibi hayvanların ölülerinin görülmesi de böyle bir ihtimali kuvvetlendirebilir.(12)

Bu Yazı 103182 kere okunmuştur.


Sayfalar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
 

 
 

Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.

 

Tasarım & Programlama ÜÇBOYUT