17 Şubat 1855'te Stolp'da (bugün Polonya'da Slupsk) doğdu. 1874'te Essen
muhafız birliğinde subaylığa başladı. 1911'de generalliğe yükseldi. Çanakkale'yi
savunan Türk Kuvvetleri Komutanı Mareşal Liman Von Sanders Türkiye'deki Alman
Danışma Kurulu Başkanıydı. 1.Dünya Savaşı yaklaşırken Osmanlı İmparatorluğu'nun
askeri liderleri ateş hattında sağ kalabilmenin çarelerini arıyorlardı. Ordunun
ıslahı düşünülüyordu. Orduda yenilik yapmak için Osmanlı-Alman hükümetleri
arasında varılan anlaşma gereğince Almanya'dan istenen kurulun başkanı olarak 14
Aralık 1913 tarihinde, yani bir buçuk yıl önce, 42 kişilik Alman subay grubu ile
İstanbul'a gelmiş ve Türk ordusunu düzenlemek, eğitmek görevine başlamıştı. O
sıralarda Türk ordusu gerçekten de kötü durumdaydı. Dört küçük Balkan ülkesi
önünde feci bir bozguna uğramış, 1-1.5 ay içinde Rumeli denen Avrupa'daki tüm
topraklarını kaybetmişti. İstanbul'un en seçme birliklerini , elindeki topu,
tüfeği, cephaneyi, atı, arabayı, özetle ordusunun silah, araç, gereçlerinin
büyük bir kısmını da yitirmişti. İkinci Viyana yenilgisinden beri 250 yıldır
süren çöküntünün bu son halkasında, Rumeli gitmiş, ordu gitmiş, milletin ve
ordunun onuru onarılmaz ağır bir darbe yemişti.
İşte Mareşal Liman Von Sanders'in gelişi bu tarihlerdeydi. Üstelik Mareşal,
doğru dürüst bir şey yapacak zamanı da pek bulamamıştı. Çünkü gelişinden sekiz
ay kadar sonra Avrupa'da savaş başlamış, üç ay sonra da Osmanlı İmparatorluğu
savaşa girmişti. O sırada 60 yaşında olan Alman Generali Sanders, anlaşma
gereğince bir üst rütbe ile Osmanlı Ordusunda mareşalliğe yükseltilmiş ve
savaşla birlikte, Osmanlı Orduları Komutanı Vekili Enver Paşa tarafından,
karargahı İstanbul'da bulunan Birinci Ordu Komutanlığı'na atanmıştı.
3.Kolordu Komutanı Esat (Bülkat) Paşa, 1915 yılının Mart ayı başında, yani 18
mart deniz savaşından az önce, kolları sıvamıştı. Deniz harekatına karşı
Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat (Çobanlı), kara harekatına karşı Esat Paşa,
yanyana ve omuz omuza çalışmaya başladılar.
3 Kasım 1914'den 18 Mart 1915'e kadar geçen 4,5 ay deniz için, 19 Şubat'tan 25
Nisan 1915'e kadar geçen 2 ayda kara savunması için Türk Ordusuna oldukça
yeterli ve çok kıymetli bir hazırlık zamanı kazandırmıştı. 4,5 ay Müstahkem
Mevki, iki ayda da kara kuvvetleri olanca hızıyla çalışmış ve denizde olsun,
karada olsun şerefle ve başarı ile görevlerini yerine getirmişlerdi.
Mareşal Liman Von Sanders'in işe karışması, Esat Paşa emrindeki 3.kolordunun
göreve başlamasından ve 18 Mart deniz zaferinden sonradır. Donanma ile Boğazı
geçemeyen düşmanın bu sefer karadan bir istilaya girişme olasılığı artmış, bu
yolda bazı haberlerde Türk genelkurmayına ulaşmıştı. Bu haberler alındıktan
sonra 22 Mart 1915'de Çanakkale bölgesinde Beşinci Ordu kurulmuştur. Enver Paşa,
İstanbul'daki Birinci Ordu Komutanı Liman Von Sanders'i Çanakkale Boğazını
savunmak için oluşturulan Beşinci Ordu'nun komutanlığına atadı. Tarihler 24 Mart
1915'i gösteriyordu. Yani General Hamilton'un Londra'dan Limni'ye gelişinden bir
hafta 18 Mart deniz savaşından altı gün sonra. Bu atanma ile Çanakkale'deki tüm
idari yetkiyi eline alan Von Sanders, düşmanın çıkarma yapacağı noktaları
tahminde yanıldı ve yaklaşık dokuz ay süren bu savaşlarda komutanlık görevini
sürdürdü.
Mareşal Sanders de, rakibi General Hamilton gibi, yeni görevini bir olup bitti
halinde öğrenmişti:
"24 Mart günü öğleden sonra geç vakit Enver Paşa telefon ederek benimle
konuşmaya geleceğini bildirdi ve kendisi gelmeden önce büromdan ayrılmamamı rica
etti. Az sonra Enver Paşa göründü ve gelir gelmez de, Çanakkale'de teşkile karar
verdiği Beşinci Ordunun komutanlığını alıp almayacağımı sordu. Derhal olumlu
cevap verdim ve şunu ilave ettim: Oradaki birlikler derhal takviye edilmelidir,
zira artık kaybedecek vakit kalmamıştır."
Ertesi gün,yani 25 Mart akşamı yeni karargahıma gitmek üzere vapura bindim ve
İstanbul'dan ayrıldım. Ve on ay geçene kadar başkente dönmedim. Onun da önünde,
Hamilton gibi fazla zaman yoktu. (Düşman kara harekatı 25 Nisan da başladığına
göre, ancak bir aylık vakti olmuştu) Birinci Orduyu arkadaşı Alman Generali Von
Der Goltz (von der Golç ) Paşaya devreden Mareşal Sanders, İstanbul'dan
hareketle Gelibolu'ya gelip 25 Mart'ta yeni görevine başladı. Başkomutan Vekili
Enver Paşa, İstanbul'da bulunan 3.Piyade Tümeni ile Beyoğlu Jandarma Alayını da
onun emrine girmek üzere yola çıkarmıştı.
Düşman kara kuvvetleri Çanakkale önündeki adalarda iken sağlıklı haberler
alamayan Türk genelkurmayı, bu kuvvetler Mısır'da toplanınca daha kesin ve
birbirini doğrulayan istihbarata sahip olmaya başlamıştı. Çünkü Mısır,
İmparatorluğun eski bir eyaletiydi ve orada kendisine yakınlık gösteren bir sürü
insan ve ajan vardı.
Çıkarmanın birinci öncelikle Saros Körfezine, ikinci öncelikle Anadolu kıyısına,
üçüncü öncelikle Gelibolu Yarımadası'nın burnuna (Seddülbahir'e) yapılacağını
hesap etmekteydi. Sonra Mareşalin düşüncesine göre, Esat Paşanın yaptığı gibi,
kıyıyı kuvvetin çoğu ile tutup gerideki ihtiyatları zayıf bırakmak doğru
değildi. Çünkü sorumluluk bölgesi Saros Körfezi'nin batısından (Enez'den)
Edremit Körfezi'ne kadar 350 kilometre genişliği bulunmaktaydı. Gerçi bu geniş
bölgede önemli kısım, Gelibolu Yarımadası ile Boğazın Anadolu yakası idi ve bu
da ancak 120 kilometrelik bir genişlikteydi. Ama bu bile fazlaydı. Elindeki
kuvvetin sayısı hem kıyıyı sağlam tutmak hem de geride kuvvetli ihtiyatlar
bulundurmak için yeterli değildi. Ayrıca kıyıya çok kuvvet yığmak, güçlü düşman
donanmasının ateşleri altında, daha savaşın başında çok kayıp vermeye de neden
olurdu.
Bunun için Mareşal Sanders, kıyıları zayıf tutmak, derinlikte kuvvetli
ihtiyatlar bulundurmak düşüncesindeydi. Madem ki düşmanın nereye çıkacağı belli
değildi ve bölge çok genişti, öyleyse en iyi çözüm yolu buydu. Yani kıyı boyuna
yapışıp kalmaktan çok, kuvvetli ihtiyatlara dayanan "Oynak bir Savunma" yapmak
daha iyiydi.
Bu Yazı 26881 kere okunmuştur.
|