|
|
|
|
Cephede Koşullar (yeni)
|

|
«
|
|
|
|
• Yiyecek
|
|
Paylas
|
Daha basit ama çok tutulan bir başka yöntem de gözlemeydi ve bu da bir lüks yiyecek olarak yeni ve beklenmedik bir rol üstlenmişti:
Biraz un, biraz su ile yapılan hamur daha önce jambon yağı –ki, bu çok değerli bir maddeydi- sıvanmış tas kapaklarımızın dibine yayılırdı! Sevgili okur, eğer haftalardır ağzına giren tek şey bir ordu peksimet ise bu gözlemelerin bizim için ne demek olduğunu anlayacaksın. Bunların kızarırken çıkardıkları koku Yunan tanrılarının ölümsüzlük nektarıydı. (Er Harold Thomas)
Herkes biraz daha fazla yiyeceğin ve biraz çeşitliliğin peşindeydi. Hiçbir yiyecek kaynağı gözardı edilmiyordu:
Görevde olmadığın zaman kıyıya gider ve denize ekmek ufalardık. Mezgit tipi bir balık ekmeğe gelince suya bir el bombası atardık. Balıklar patlama sonunda sersemleşir ve iki üç kişi bir ağ ile bunlardan büyük miktarlarda toplardı. Balıklar eğer bombadan isabet almamışlarsa birkaç dakika sonra kendilerine gelirlerdi. (Yüzbaşı F. W. Walker)
Daha varlıklı subaylar bir araya gelip memleketten lüks yiyecekler getirirlerdi:
Önemli bir şey de, çok iyi bir rastlantıyla taarruza başlayacağımız gün Fortnum ve Mason’ dan bir paketin gelmesiydi. Kocaman bir teneke güzelim kuşkonmazı hala hatırlarım. Kuşkonmaz değil de, suyu herkese kaşık kaşık dağıtılmıştı. Cennet şarabıydı bu.(Teğmen Terence Verschoyle)
Bir başka subay da bu birkaç ekstra malzeme ve biraz da aşçılık becerisiyle neler yapılabileceğini göstermişti:
Bu akşam güzel bir mönümüz var ve bir konuğumuz var. Konserve somon balığı, ananas, pelte, kahve ve rom. Bu pelteleri herkes seviyor ama çok da eğleniyorlar. Mondros’tan kutusu iki şiline iki kutu mısır nişastası almıştım, doğrusu çok işe yaradılar. Sonuncusunu süttozu ve Bourneville kakaosundan yaptım. Süttozu çikolatalıydı ve rengi çamur gibi olduğundan kirli görüntüsünü yok etmek için kakaoyu koyunca ortaya çok esaslı bir şey çıktı. Aşçı bu geceye romlu bir tane hazırladı. Nasıl bir lüks içinde yaşadığımızı görüyorsun ya. (Üsteğmen Thomas Watson)
Sıradan askerlere de memleketten paket geliyordu. Ancak, bu askerin kişisel durumuna, Alman denizatlılarına ve kaçınılmaz gecikmelere bağlı olduğundan kimi zaman aylarca beklemek gerekiyordu:
Paketler! Ne harika bir sözcük, ne kadar sevinçli anıları akla getiren bir sözcük! Sadece soğuk konserve et, ordu peksimeti, kayısı reçeli ve çayla yaşayan bizler için bir kek, çikolata, karışık bisküvi içerken bir paket almanın ne demek olduğunu bir düşün! Sütlü kahve! Konserve dil! Konserve meyve! Gerçekten çok sıkıntılı anlar yaşamamış birine bu paket almanın, bunu düşünmenin, bu şeyleri çiğnemenin ne olduğunu asla anlatılamaz. (Er Harold Thomas)
Bu Yazı 24334 kere okunmuştur.
|
|
|
|
Cephede Yemek
|
|
Erzak Taşıyan İngiliz Askerleri
|
|
Erzak Deposu
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.
|
|
|
|
|
 |