ANA SAYFA     HAKKIMIZDA     MÜZE     ŞEHİTLERİMİZ     DOKÜMAN ARŞİVİ     FOTOĞRAF ARŞİVİ     GEZİ     YAZARLARIMIZ     İLETİŞİM  
 
  Müze  
  1. Dünya savaşı  
  İtilaf Dev. Savaş Planları  
  Ordular  
  Savaşa Girmemiz  
  Komutanlar  
  Çanakkale Savaşı  
  Deniz Savaşları  
  Hava Savaşları  
  Kara Savaşları  
  Cephede Koşullar  
  Gaz Kullanıldı mı?  
  Savaşın Sonuçları  
  Savaşın Etkileri  
  Çanakkale ve Yahudiler  
  Şehitlerimiz  
  Gazilerimiz  
  57. Alay Tarihi  
  Asker Mektupları  
  Anzaklar  
  Arşivlerde Çanakkale  
  Çanakkale Gençlik ve Sporcular  
  Asker İmamlar  

Sitede Ara


 

Cephede Koşullar (yeni)

« Geri   

    Askerlerin Sosyal İhtiyaçlarının Temini     Bitler
    Cephede Askerin Maneviyatı     Dinlenme ve Eğlence
    Hastalıklar     Sinekler
    Siperde Koşullar     Siperde Koşullar
    Su Sorunu     Yaralı ve Ölüler
    Yiyecek
 

Yiyecek

   Paylas

Arıburnu kesiminde 6 Ağustos’ ta başlayıp 10 Ağustos 1915 günü akşamı sona eren muharebelerde; İngilizlerin Conkbayırı’ na yöneltilen taarruza yardım için giriştiği bu taarruzlar,19 ncu Tümen kuvvetlerince ağır kayıplar verdirilmiş ve başarıyla durdurulmuştur.Bu suretle düşmanın engellenebilmesi için birliklerimiz tarafından katlanılan zorlukları ve fedakarlığı göstermesi açısından 57.Piyade Alayı 3 ncü Tabur Komutanı Binbaşı Hayri tarafından 57 nci Piyade Alayı Komutanlığına gönderilen yazı önemli ve ibret vericidir.

" Geceden beri 72 nci Alay 2 nci Tabur siperlerinde bulunan 3 ncü Bölüğü müsaadenizle buradaki bölüklerden biriyle değiştireyim. Adı geçen bölük daha bu sabah çorbasını yiyememiştir. Doğrusu, gönderilmiş ise de siperlerde ve yollarda şühedanın ( Şehitlerin ) çokluğu buna mani olmuştur. Yüce emirlerinizi bekliyorum efendim." (Gnkur ATAŞE Arşivi: 7/9602-183-H10/1,17.)

Ağustos taarruzu başarısızlığa uğradığında ilk çıkarmadan bu yana dört ay geçmiş ve günlük yaşam sağlam bir temele oturmuştu. Orada çarpışan insanlar için Gelibolu, geldikleri andan gidene veya ölene kadar vatanları olmuştu. Dokuz aylık seferin tümünü pek azı yaşamış, bir bölümü oraya ayak bastıktan birkaç saat sonra tahliye edilmişlerdi. Gelibolu seferinin kendine özgü doğasını kavramak için oradaki insanlar için yaşamın nasıl olduğunu anlamak gerekir; bu deneyim savaşın tanımlanmasının formaliteden doğan bir ilavesi değil, gerekli bir parçasıdır. Gelibolu'ya yeni gelenler genellikle larşı karşıya kalacakları koşulların korkunçluğundan haberdar değillerdi. Sert gerçekler kaba bir bilinçlenme olarak gelecekti.

Bir keresinde karaya yeni çıkan üç subayı sipere götürmek üzere kumsala gittim. Oraya vardığımızda bizi Türk esirler sandılar ve kendilerine ve kendilerine rehberlik etmeye geldiğimizi öğrenince çok şaşırdılar. Onları sonunda sipere götürdüğümüzde ilk istedikleri şey yıkanmak ve düşlerini fırçalamak için su oldu. "Bırakın dişlerinizi temizlemeyi, içecek bir yudum bulursanız talihlisiniz." dedik. (Er Harold Boughton)


Nazlı bir genç subay bütün dehşeti birkaç satırda şöyle özetliyor:

Gully Ravine' in hemen dışında sert kayalık arazi üzerindeyken söylendi. Şimdi geriye bakınca bunun bende bir şok etkisi yaptığını hatırlıyorum. "Ama pijamam yok ki. Emirerim nerede? Bana ne olacak?" diye düşündüm. (Teğmen Joseph Napier)


Yarımadada gelişen fiziki koşullar özellikle çok ağırdı ve İngiliz askerleri savaştaki kayıp listelerini kat kat aşan hastalık listeleriyle sonuçlanan çok sefil koşullar altında yaşıyorlardı. Yarımadanın büyük İngiliz üslerinden uzak olması askerlerin, yaşamın temel gereksinimlerini bile sağlamada büyük güçlüklerle karşılaşmaları demekti. Kumsallar Batı cephesindeki demiryolu malzeme depolarının yerini alıyordu ve bütün ikmal hizmeti sadece topçu ateşi altında yapılmakla kalmayıp havanın kaprislerine de bağlıydı. Kumsallar ile 800 mil uzaktaki İskenderiye ana üssü arasında kullanılabilecek sadece iki liman vardı: Kefalos ve Mondros koyları. Ancak bu ikisinde de Gelibolu seferi başlamadan önce rıhtım önce rıhtım, dalgakıran, iskele ve depo yoktu. Sonuçta ordunun ihtiyacı olan her şey küçük teknelerle taşınıp yarımadanın kumsallarındaki derme çatma iskelelere çıkarılmak zorundaydı. Burada kumsal personeli, yerel birliklerden çalıştırmak için adam alıyorlardı ve bunların da kendi az olan tayınlarını biraz artırmak istemelerinden daha doğal bir şey yoktu.


Balıkçı tekneleri uydurma bir iskeleye yanaşıyorlardı. Tekneden kıyıya kutuları taşırdık. Süttozu kutularının çoğu parçalanmış olurdu. Kutuyu omzunda taşırken bir iki teneke suya düşerdi. Ama buna aldırmazdın. "O nasıl olsa benim olacak." derdin.
(Deniz eri Joe Murray)


Murray neyin ahlaki neyin ahlaksız olduğu hakkında bir sistem bile geliştirmişti. "Eğer yukarıya tayın götüreceksek elimizi bile süremezdik. Bir damla su için ölürdük, ama ne suya ne de yiyeceğe dokunmazdık. Ama kumsalda kırılmış bir koli filan varsa o elbette bizim olurdu." Yiyecekler bir kere sağlam bir şekilde karaya çıkıp da Murray ve arkadaşları gibilerinden kurtuldu mu, kumsal yakınlarındaki tümen ikmal depolarının eline geçerdi. Anafartalar (Suvla) Körfezi'nde Üsteğmen Frank Howitt 11. Tümen depolarından birinde bir uzman grubunun başında olan subaydı:


Onbaşı Ince'in donmuş sığırın üzerine inmeye hazırlanan baltası ay ışığında parıldıyor. Bir Wigan kasabının yaşam boyu edinilen deneyimiyle her kıskanç levazım çavuşuna aynı miktar et kesiyor, bütün hesapları hep tahmini ve teraziye hiç ihtiyacı yok. Onun ötesinde sığır kavurması ve peksimetleriyle İngiltere yatıyor, bütün kutularda hep aynı sayıda teneke var. İşte Griffiths büyük çay fıçılarından kepçesiyle çay dağıtıyor; aynı zamanda rom, limonsuyu, sigara ve tütün gibi değiştirilebilen lüks eşya da dağıtmakta. Hutchins ağzına ne içki koyar ne de sigara ve en ikna edici levazım çavuşlarının yaklaşımlarını kayıtsızdır... Daha ileride genel müfettiş kılığındaki Çavuş Claret bu sahneye hoşgörüyle bakmakta. Onun görevi her birliğin aldığı toplam miktarı hesaplamak.
(Üsteğmen Frank Howitt)


Bu Yazı 25768 kere okunmuştur.


Sayfalar 1 2 3 4
 

Resmi Büyütmek için tıklayın...

Cephede Yemek

Resmi Büyütmek için tıklayın...

Erzak Taşıyan İngiliz Askerleri

Resmi Büyütmek için tıklayın...

Erzak Deposu

 
 

Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.

 

Tasarım & Programlama ÜÇBOYUT